Türkiye: Kürt Sorununun Çözümü ve PKK (ICG – International Crisis Group)

Europe Report N°219 11 Sep 2012

ÖZET VE ÖNERİLER

Son on üç yılın en yüksek can kaybının yaşandığı ve on dört ay içinde 700’den fazla kişinin hayatını kaybettiği Türkiye’nin Kürt sorunu, gün geçtikçe daha fazla şiddetleniyor. Güneydoğuda militanlarla sürüp giden çatışmalar, sivillere yönelik saldırı ve kaçırmalar, katı tutum yanlılarının militan PKK (Partiya Karkerên Kurdistan – Kürdistan İşçi Partisi) güçleri içinde ağırlık kazandıklarını gösteriyor.

Hükümet ve anaakım medya, teröre karşı topyekün savaş çağrılarının tahrikine kapılmamalı ve bunun yerine, Kürtlerle birlikte çatışmanın uzun vadeli çözümüne odaklanmalı. Meşru Kürt siyasetçilerini cezaevine gönderen baskıcı kanunların değiştirilmesi ve güvenlik güçlerinin aşırılıklarının telafi edilmesi gerekiyor. PKK liderleri dahil olmak üzere Kürt hareketi, terör saldırılarından tümüyle vazgeçmeli ve gerçekçi siyasi hedeflere yöneldiğini kamuoyuna duyurmalı. Hepsinden önemlisi, tüm taraflardan siyasetçiler; anadillerde eğitim, ayrımcı yasaların kaldırılması, adil siyasi temsiliyet ve daha fazla yerinden yönetim gibi Türkiye’deki Kürtlerin büyük bölümünün arzuladığı hakları yasal güvence altına almalılar. Böylelikle Türkiye’deki Kürtler, tam eşitlik ve haklara sahip olacaklar, PKK şiddetine verilen destek azalacak ve militanların silahsızlandırılmaları ve seferberliklerinin sona erdirilmesi müzakerelerinde hükümetin eli güçlenecektir.

Hükümet, Kürtlerin haklarının tanınması konusunda bugüne dek zikzaklar çizdi. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), 2005 yılında “Demokratik Açılım” başlattı; ancak çabaları, 2009’da sekteye uğradı. AKP liderleri zaman zaman, okullarda seçmeli Kürtçe dersler açmak ve daha fazla reformun yapılması için mecliste diğer partilerle işbirliğini kabul etmek gibi olumlu sinyaller veriyorlar. Zaman zamansa PKK’yı askeri olarak yenilgiye uğratmak, savaşın gerçek boyutunu küçük göstermek, Kürt sivil kayıpların üzüntüsünü paylaşmamak, Kürt hareketine olan derin kuşkusunu açıkça göstermek, şiddet kullanmayan binlerce aktivistin tutuklanmasını durdurmak için hiçbir şey yapmamak ve, Orta Doğu’nun çalkantı içinde olduğu bir dönemde uluslararası ortaklarından eleştiri gelmediğinden, genel olarak hoşnut kalmakla yetinmek konusunda kararlı görünüyorlar.

Türkiye ve pek çok ülke tarafından terör örgütü olarak kınanan PKK ve yasal hareketin liderleri de dahil Kürt hareketinden de çelişkili sinyaller geliyor. Kürt hareketinin liderleri, uzlaşmacı açıklamalar yaptılar, yasal hareket alanlarına ve Avrupa’daki Kürt diyasporasında protesto yöntemlerine sadık kalmaya çalıştılar ve defalarca karşılıklı ateşkes çağrısında bulundular. Ne var ki bunların pek azı, 2012’de artış gösteren intihar saldırılarını, araçlı bombalama eylemlerini, sivillere yönelik saldırı ve kaçırmaları kınadılar. Katı tutumlular, silahlı mücadeleyi savunuyorlar, radikal gençler ılımlı liderlere meydan okuyorlar ve yüzlerce genç kadın ve erkek isyan hareketine katılmak için gönüllü oluyorlar. Avrupalı ve Amerikalı terörle mücadele yetkilileri, PKK’yı haraç ve uyuşturucu ticaretiyle suçlamaya devam ediyorlar. Çelişkili mesajlar nedeniyle Türk kamuoyu Türkiye Kürtlerinin çoğunluğunun Türkiye içinde yalnızca tam haklar talep etmelerine rağmen, bağımsız bir devlet peşinde olduklarına ikna olmuş durumda. Ankara’da ciddiye alınmak ve sıkıntılarının ülkenin geri kalanı tarafından sempatiyle karşılanmasını istiyorlarsa Kürt hareketinin tek bir sesle konuşması ve liderlerinin sözlerini yerine getirmesi gerekiyor.

Terör saldırıları devam ederken ve PKK gitgide daha uzun süreli saldırılar gerçekleştirirken çözüme giden yolu bulmak zor görünüyor. PKK’ya bağlı bir grubun Türkiye sınırı yakınında önemli bir Kürt bölgesini denetimi altına aldığı Suriye’de yaşanan karmaşa, Ankara’yı kaygılandırıyor ve direnişçilerin güce sahip olma hissini daha da arttırıyor olabilir. İki tarafta da bazı kesimler, askeri olarak kazanmaktan yeniden söz ediyorlar ve bunun maliyeti olarak her yıl yüzlerce insanının ölmesini kabul etmiş görünüyorlar. Öte yandan gerek Türk gerekse Kürt kamuoyu, neredeyse otuz yıldır süren ve hiçbir sonuç getirmeyen çatışmanın sonunda sırf askeri eylemlerin bu karşılıklı sorunu çözmeye yetmeyeceğini gitgide daha fazla kabulleniyor.

Eksik olan, Türkiye Kürtlerini, haklarının demokratikleşen bir Türkiye’de adım adım ve inandırıcı bir şekilde genişletileceğine ikna etmek için açık bir çatışma çözümü stratejisi yürütülmesi. Bu strateji, silahlı militanlarla mücadeleye yönelik orantılı güvenlik çabalarıyla paralel ilerlemeli. Bunun değişmesi için zaman uygun. Önümüzdeki iki yılda cumhurbaşkanlığı seçimi beklenmiyor. Yeni bir anayasa hazırlanıyor. AKP, mecliste sağlam bir çoğunluğa sahip. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Kürtlerinin pek çoğu tarafından dillendirilen taleplerin çoğunu karşılayabilecek demokratik reformları savunma ve destekleme fırsatını değerlendirmeli. Bu, PKK ile müzakere etmeyi gerektirmeyecektir; ancak başbakan yasal Kürt hareketiyle muhatap olmalı, sıkıntılarını dikkate almalı ve reformları sahiplenmesini sağlamalı.

Kürt hareketinin ne olduğu ve ne istediği konusunda önemli yanlış anlamalar varlığını sürdürüyor. Aşağıda tavsiye edilen adımlar, bu çatışmayı sadece askeri operasyonlara oranla çözüme daha fazla yakınlaştıracaktır.

ÖNERİLER

İlerleme sağlanabilecek bir ortam için

Türk hükümeti ve Kürt hareketinin liderleri:

1.  Ateşkese yönelik çalışmalı, militanları saldırılara son vermeye teşvik etmeli, havadan bombalamalar da dahil geniş kapsamlı askeri operasyonlardan kaçınmalı ve daha da şiddetli askeri yöntemler için yapılan baskılara göğüs germeli.

2.  PKK’yı sivillere saldıran ve onları kaçıran, bomba yerleştiren ve mülke zarar veren veya gösterilerde Molotof kokteyli fırlatan grupları dizginlemeye ve bir ateşkesi yeniden silahlanmak, ikmal yapmak veya yer değiştirmek için kullanmamaya teşvik etmeli. Güvenlik güçleri, göz yaşartıcı gaz veya biber gazı dahil olmak üzere saldırgan kitlelere yönelik kontrol yöntemlerini kati olarak minimumda tutmalı.

Ateşkese ulaşılmasa dahi

3.  Kürt toplumunun anadillerde eğitim, ulusal seçimlerdeki barajın düşürülmesi, yerel yönetimlerin daha fazla özerkleşmesi ve anayasa ve yasalarda ayrımcı nitelikteki etnik önyargıların kaldırılması gibi meşru ve geniş taleplerini ele almalı.

4.  Mahkeme öncesi süresi belirsiz tutukluluklara ve Kürt hareketinin binlerce barışçıl aktivistinin “terörist” olarak suçlanmasına son vermek için Terörle Mücadele Yasası, Ceza Yasası ve ilgili diğer mevzuat değiştirilmeli ve yasaların Kürtlere dair konuların şiddet içermeyen șekilde tartışılmasını cezalandırılmaması sağlanmalı.

5.  Kamuoyunun eğitimde çok dilliliğin, etnik çeşitliliğin ve yerel yönetimlere daha fazla yetki tanınmasının uluslararası meşruluğu konusunda bilgilenmesi sağlanmalı.

6.  Meclis ve özellikle de anayasa komisyonunu kullanarak reform konusunda siyasi partiler arasındaki görüşmeleri kolaylaştırmalı ve bunu sahiplenmelerini sağlamalı.

7.  Seferberliğin tamamen yok edilmesi için anlaşma zamanı geldiğinde, eski Kürt militanların yeniden entegrasyonu ve yeniden eğitimine yönelik önlemler pakedini kamuoyuna açıklamalı.

Kürt hareketinin liderleri:

8.  Kürtlerin dil, eğitim ve kamusal alanda hangi reformları istediklerini açıkça ortaya koymalı; yerel yönetimlerin güçlendirilmesi veya yerinden yönetim için fikirlerini sistematik olarak ifade etmeli; tam olarak hangi yasaların ve anayasa maddelerinin değişmesini istediklerini belirlemeli; bu reformlara bağlı kalmalı, bunları parlamentoda savunmalı ve genel Türk kamuoyuna açıklamak için kararlı bir çaba sergilemeliler.

9.  Kürtçe konuşulan bölgelerde “savunma milisleri” talebinden vazgeçmeli, Türkiye’de paralel bir devlet olarak değerlendirilebilecek her türlü yasadışı siyasi örgütlenmeye son vermeli ve savaşa son verme ve militan güçleri feshetme amacına sadık kalmalılar.

Başta ABD, Kanada, Birleşik Krallık, İrlanda ve İspanya olmak üzere Türkiye’nin müttefikleri ve dostları:

10.  Türkiye’de ilgili tüm taraflardan ve partilerden resmi yetkililer, siyasetçiler ve kamuoyu oluşturucularına yönelik seyahat programları gibi yöntemlerle Türk hükümeti ve kanaat önderleriyle ilişki kurarak etnik, dilsel ve dini gerilimleri yok etmeye dair deneyimlerini paylaşmalı.

11.  Azınlık haklarının korunması, ifade özgürlüğü ve mahkeme öncesi uzun tutukluluk süreleri olmaksızın adil bir yargılama süreci sağlama konularında Türkiye’yi uluslararası taahhütlerine bağlı kalması için teşvik etmeye devam etmeli.

İstanbul/Brüksel, 11 Eylül 2012

http://www.crisisgroup.org/en/regions/europe/turkey-cyprus/turkey/219-turkey-the-pkk-and-a-kurdish-settlement.aspx?alt_lang=tr